top of page

Ilık Bölge, 2025 Görsel hiçbir unsurun bulunmadığı bu sergi alanında, izleyiciyi karşılayan tek şey mekânın içten yayılan sıcaklığıdır. Bu sıcaklık, maddesiz gibi, görünmeyen ama hissedilen bir katman olarak mekânın dokusuna işlenmiştir. Sanat tarihinde, mekânla kurulan bağın ötesine geçerek onu bir deneyim alanına dönüştüren birçok sanat pratiği bulunur. Örneğin, Yves Klein’in “Le Vide” (Boşluk) sergisi (1958), galeriyi tamamen boşaltarak mekânı saf bir deneyime indirgerken, James Turrell’in ışık enstalasyonları, mekânın sınırlarını görünmez malzemelerle yeniden inşa eder. Bu proje de benzer şekilde, görünmez olanı duyularla var eden, hissedilen ama görülmeyen bir sanat nesnesi olarak mekânın kendisini bir eser haline getiriyor. Dijital gerçeklik, fiziksel varlığı olmayan ama algılanan bir dünya yaratırken, Bu proje de benzer şekilde, mekânın fiziksel yapısına bir müdahale olmadan, yalnızca hissiyatla algılanan bir fenomen yaratıyor. Sanatçı, Hito Steyerl’in “The Wretched of the Screen” (2012) kitabında bahsettiği gibi, dijitalleşen dünyada dokunmanın ve hissin kaybolan değerini sorgularken, burada bedeni merkeze alan bir duyusal deneyim sunuyor.

Ilık Bölge, 2025, Nanotekno Isıtma Sistemi, Boş oda içerisinde yerleştirme

bottom of page