Dijitalin Cam Yüzeyi Bu yerleştirme, dijital görüntünün temel yapıtaşı olan pikseli maddesel bir birim haline getirerek izleyiciyle doğrudan, somut bir ilişki kurmayı amaçlar. Her biri RGB sistemini temsil eden cam bloklar, hem görsel iletişimin parçalanabilirliğine hem de izleyiciyle görüntü arasındaki mesafeye işaret eder. Cam, hem geçirgenliğiyle hem de kırılganlığıyla, dijital çağın görünürlük-şeffaflık ikilemini simgeler. Bu yapı, Donald Judd’ın “objelerin kendi nesnellikleri içinde var olma hali”ne gönderme yaparken, aynı zamanda Friedrich Kittler’ın “medya, algıyı yönlendirir” önermesinden yola çıkarak, bu düzenleme, izleyicinin dijitalin görünmez yapısını duyumsayarak yeniden algılamasını hedefler. Bu çalışma, hem dijital kültürün parçalanmış görselliğini hem de modern bireyin sürekli yeniden şekillenen algısını, maddesel bir beden olarak camın içine sabitler. Mekânda yürüyen izleyici, kendi bedenini yansıtan camlar aracılığıyla hem kendine hem de dijitale bakar. Bu bakış, yalnızca estetik değil; varoluşsal bir sorgulama alanına dönüşür.